YA ALLAH, YA MUHAMMED, YA ALİ, YA HACI BEKTAŞİ VELİ
Google

   
  ALEVİ-BEKTAŞİ TARİHİ (alevibektasi-tarihi.tr.gg)
  HZ. ALİ
 
         

           HZ. ALİ (r.a) : 
  Alevi yolunun kurucusu, İmamların başı, Hz. Hasan ile  Hz. Hüseyin’in babasıdır. Tarikatta ‘Yol Ali’nin ‘ deyimi ile anılır. Hz. Muhammet   ile aynı gömleğe girdiği ( bir olduğu ), bu yüzden Hz. Muhammed’le ayrı tutulmaması gerektiğine  inanılır.
ALLAH”IN ARSLANI IMAM HZ.ALI
          

  
ALLAH'IN ARSLANI İMAM ALİ (r.a)
  
      Hz.Ali Oniki İmâmın ilkidir, aynı zamanda Hz.Muhammed’in dâmâdı ve amcasının oğludur. Hz.Ali Hicret’ten 23 yıl önce (Milâdi 598) Recep ayının 13. gününde Mekke’de, Kâ’be-i Muazzama’nın içinde dünyaya gelmişlerdir ve Kâ’be’nin içinde doğan tek kişidir. Baba ve anne tarafından Hâşimi soyundan gelmiştir.

Hz.Peygamber, Hz.Ali’nin doğumunu duyunca amcası Hz.Ebû Tâlib’in evine geldi. Hz.Ali’yi kucağına aldı, dilini ağzına verip emzirdi. Adını sordu, Fâtıma; “Esed koymak istiyorum” deyince Hz.Muhammed; “Hayır” buyurdu. “Onun adı Ali’dir” dedi ve adını “Ali” koydular.

Künyeleri ise “Ebü’l Hasan” ve “Ebû Türâb”dır. Hz.Muhammed kendilerine, toprağın babası anlamına gelen “Ebû Türâb” künyesini vermişlerdi. Bu yüzden, bu künyeyi çok severlerdi.
  
                                                  


 

İlk İman Eden Hz.Ali
    Hz.Muhammed’e ilk vahiy geldikten sonra; erkeklerden İslâmlığını ilk izhâr eden Hz.Ali’dir ve ondan sonra kadınlardan da ilk olarak eşi Hz.Hatice’tül Kübrâ, İslâmiyet’i kabul etmişlerdir.

Hz.Ali, bütün ömrü boyunca Hz.Muhammed’in en yakınlarından ve yardımcılarından biri olmuş, bütün savaşlarda Hz.Peygamber’in yanında savaşmış, bu savaşlarda çok büyük yararlıklar ve kahramanlıklar göstermiş, canını Hz.Peygamber’in uğruna vermekten hiçbir zaman kaçınmamıştır.


 

Hicret Gecesi
 
    Hz.Muhammed hicret edeceği o gece, Hz.Ali’yi çağırdı ve “Bu gece Rabbimin emriyle Mekke’den göç edeceğim ve Sevr mağarasında gizleneceğim; sende benim yatağıma yatacaksın, ne dersin?” buyurmuşlardı. Hz.Ali bu haberi canına minnet bilmiş, şükür secdesine kapanarak kabul etmiştir.

Bu olay münâsebetiyle, Kur’ân-ı Kerîm’in Bakara Sûresi’nin:

İnsanlardan öylesi de vardır ki Allah rızâsına nâil olmak için canını satar ve Allah, kullarını pek esirgeyendir.” meâlindeki 207. âyet-i kerîmesi nâzil olmuştur.


 

Hz.Muhammed ile Kardeş Olmaları
 
     Hz.Peygamber, Medine-i Münevvere’ye Hicret’lerinden sonra; “Ansar (Yardım edenler)” denilen Medineli Müslümanlarla, “Muhacirun (Göçmenler)” diye anılan ve Mekke’den göç eden Müslümanları, birbirleriyle daha da kaynaştırmak için kardeş ettiler. Kardeşlik töreni bitince, tek kalan yalnız Hz.Peygamber ile Hz.Ali idiler.
Hz.Ali:
“Yâ Resûlullah! Ashâbını birbirine kardeş ettin; beni ise yalnız bıraktın” dedi.
Hz.Resûl:
“Yâ Ali! Sen; Mûsâ’ya Hârun ne menziledeyse, bana o menziledesin. Ancak benden sonra Peygamber yok, sen dünyada da benim kardeşimsin, âhirette de” buyurmuşlardır.


 

Bedir Savaşında Hz.Ali
 
   Medine’ye Hicret’in 2. yılında, Ramazan ayında vuku bulan ve Ebû Cehil ile diğer müşriklerin önde gelenlerinin ölümleriyle sonuçlanan Bedir savaşında, Hz.Ali 25 yaşlarında idi ve İslâmiyet’i koruyanların başındaydı.

Bu savaşta vadideki su kuyuları, daha önce gelen müşrikler tarafından zapt edilmişti. Ashâb da geceleyin susuzluk baş gösterince Hz.Peygamber; “Bize kim su getirir.” buyurdular. Hz.Ali, eline bir kırba alıp hayli uzakta olan su dolu kuyuya vardılar; suyla doldurup sahâbeye ulaştırdılar. Böylece Hz.Ali, Bedir savaşında Kevser sâkiliğinin bir örneğini göstermiş oldu.
                                       


 

Hz. Fatıma ile Evlenmesi
 
    Hicret’in 2. yılının son ayı olan Zilhicce’de Hz.Muhammed, sevgili tek kızı Hz.Fâtıma’tüz Zehrâ’yı, Hz.Ali’ye vererek onu kendisine dâmâd etmiştir.

Hz.Ali’nin, Hz.Fâtıma ile olan evliliklerinden; Hz.İmâm Hasan, Hz.İmâm Hüseyin ve doğmadan düşen, adı Hz.Peygamber tarafından konulan Muhsin ile Zeyneb ve Ümmü Gülsüm dünyaya gelmişlerdir.

Hz.Peygamber’in nesl-i pâk olan soyları “Ehl-i Beyt’i”, Hz.İmâm Hasan ve Hz.İmâm Hüseyin’den devam etmiştir.


 

Uhud Savaşında Hz.Ali
 
   Uhud savaşında, müşriklerden sancağı her kim eline aldı ise o kişiler, Hz.Ali tarafından birer birer katledildiler.

Tarih kitaplarında ve Kur’ân âyetlerinde tafsilâtıyla bildirildiği gibi Uhud savaşında müşrikler bozguna uğrayınca; Hz.Peygamber’in bu savaşta, Abdullah bin Zübeyr’in kumandası altına verilen ve bir gediği korumaya memur edilip;

“Her hâlde, yerlerinden ayrılmamaları emredilen okçuların” bozgunu görünce, gânimet hırsına düşmeleri ve yerlerinden ayrılmaları yüzünden, çetin bir bozguna uğrayan İslâm ordusu, Halid bin Velid’in bu gedikten hücumuyla bozulup dağıldı. Abdullah şehit düştü. Hz.Peygamber’in yanlarında, Hz.Ali ile bir kaç kişi kaldı. Ancak Hz.Ali, Hz.Muhammed’e saldıranlarla savaşmadaydı; o gün on altı yara almışlardı. Sonra, ashâbın tekrar Hz.Peygamber’in yanında toplanmaları, Hz.Ali’nin sebâtı sayesinde olmuştur.

Bu savaşta Hz.Ali müşriklerle savaşırken ve Hz.Peygamber’i korurken elindeki kılıcı kırılmış, bunun üzerine Hz.Muhammed kendi kılıcı olan elindeki meşhur “Zülfekâr” adlı kılıcı vermişlerdir. O gün Hz.Muhammed, Hz.Ali için şu meşhur hadîsi buyurmuşlardır:

Lâ fetâ illâ Ali, Lâ seyfe illâ Zülfikâr
Anlamı:Ali’den kahraman yiğit yoktur, Zülfikâr’dan üstün kılıç yoktur.”


      

Mekke’nin Fethinde Hz.Ali
 
    Hicret’in 8. yılı, Ramazan ayında Mekke-i Mükerreme fethedildi. Hz.Muhammed, Ka’be-i Muazzama’nın çevresindeki putları kırdılar; içerisine girip oradaki putları da yerlerinden sökerek dışarıya attılar.

Yüksekteki putların kırılması için Hz.Muhammed, Hz.Ali’ye “Yâ Ali! Omuzlarıma bas çık, şunları indir, kır” diye buyurdular. Hz.Ali, Hz.Muhammed’in omuzlarına basıp putları indirdi. O vakitteki hallerini anlatırken;

“Bana öyle geldi ki, dileseydim göğe ulaşabilirdim” buyurmuşlardır.

 

 
    İLMİ 
Gerek Sünni gerekse Şii kaynaklarında Ali bin Ebu Talib'in ilmi üstünlüğünden sıkça bahsedilir. Muhammed onu ilim şehrinin kapısı; insanların en bilgini; ahkam ilminin en alimi ve ümmete sünneti açıklayan kimse olarak nitelemiştir. İslam peygamberi bir sözünde de şöyle demiştir:

"Ben ilmin şehriyim, Ali kapısı. İlim almak isteyenler Ali'nin kapısına başvursunlar."

                             
                                                                 İMAM ALİ TÜRBESİ-NECEF

  Lakapları 

Şiir-i Yezdan

Kur'an-ı Natık (konuşan Kuran)

Haydar

Murtaza

Şah-ı Velayet

Esedullah (Allah'ın Arslanı)

Şah-ı Merdan

Seyf Allah

 

 
 
  Bugün 21 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!